Nazım'ı Anlamak - Nafiz Yılmaz

'Genel Sohbet' forumunda Yüksel_Mühendis tarafından 10 Ağustos 2020 tarihinde açılan konu

  1. Yüksel_Mühendis

    Yüksel_Mühendis New Member

    5
    0
    1
    [​IMG]
    NAZIM'I ANLAMAK

    Devri devranlar kahpece sinsice dönüyor
    Sahip çıkacak yok yiğitler usturanın karşısında
    Namlunun ucunda kara topraklar a gömülmüşler
    Sürgülü demir parmaklıkların zindanların taş duvarların
    Yaren yoldaş dertlerine sırdaş yaşadığın günler
    Kolay geçmek bilmiyor saatler dakikalar saniyeler
    Memleketinin özlemine doyamayacağın belkide
    Bir daha göremeyeceğin şu kısa anı kim yaşamak ister
    Kim bu yedi bela zulmü üzerinde taşımak
    Yaralı bir ceylanın yürek atışlarında
    Senin sesizliğini çaresizliğini uğradığın hakarete
    Dayanarak yanlış bir hükümün kararını taşımak ister

    Yol karmaşık yol dikenli yol bilinmeyen bir sonsuz gidişte
    Yol ömrün sancısını kuşların kanadına takılmış
    Gök yüzünü süsleyen uçutmalar kadar
    Keyifsiz bulutlar misali hüzünlü yağmur kadar
    Islak bir ağaç kuytusuna sığınacak kadar
    Mesnetsiz her zerresini kıracak parçalayacak kadar
    Göğüsüne saplanan bir iğrenç sızıdan farksız
    Ama bu yol ki seni değerlerinle yüceltecek kadar
    Dünyayı sana hayran sevgiyi sana yakıştıracak kadar
    Doyumsuz eşdeğer olacak saf bem beyaz tertemiz

    Bırakıp gittiğin gibi olmayacak hayat tatsız ve tuzsuz
    AHMED ARİF'İN prangalar eskittiği hasretliğinde
    SEBAHATTİN ALİ'NİN kahır işkenceleriyle tükendiğinde
    Zerresi yok insafın insanlığın iğrençlik pazarında
    Katı bir bataklığa gömülmüş sülükler kan emer
    Yapış yapış sarılmış günahsız bedenlerde
    Çocukların sana el sallarken dinmeyen yaşlı gözlerinde
    Damla damla dökülürken öksüz kaldığını anlar
    Bir cevri cevher i kaybettiğini görür topraklar hışkırarak
    Matemli bir kara yasa bürünür bu sürgün sevdanda karalar bağlar

    Nafiz YILMAZ
     

Bu Sayfayı Paylaş