Şehir plancısı Kevin Lynch ''The image of the city'' kitabında, şehirlerin algılanmasında ki unsurlara dikkat çeker. Bu unsurları 5 ana başlıkta toplar; 1- Yollar (Path) 2- Kenarlar (Edge) 3- Noktalar (Node) 4- Bölgeler (District) 5- Nirengi/Röper Noktalar (Landmark) Algımızın önce yolları (Path) hafızaya aldığından bahseder. Sokak bu nedenle çok önemlidir. Bina yüzeyleri, duvarların (Edge) sokağı biçimlendirdiğini vurgular. Sonra buluşma noktaları (node) yani meydanlar, istasyonlar ve büyük kavşaklar gelir. Daha sonra beyin yollar ve buluşma noktaları arasındaki sınırları yani demiryollarını, su kanallarını, nehirleri veya büyük vadileri, yeşil alanları ve göletleri algılar. İşte bunların arasında kalan bölgeleri (District) beynin daha kolay tanımladığını böylelikle şehrin bu bölgelerini hafızamızın unutmadığını; kendince mahalleler, semtler oluşturduğunu belirtir. Bütün bunları daha kolay akılda kalır kılan ise hafızada nirengi noktalarını oluşturan kentsel simgelerin (Landmark) olduğunu söyler. Heykeller, tarihi eserler, nitelikli modern yapılar şehrin röperleri konumundadır. Türkiye'den Ayasofya, Hindistan'dan Tac Mahal, Avusturalya'dan Sydney Opera Binası, İtalya'dan Pisa Kulesi, İspanya'dan Sagra De Familia bulunduğu şehirlerde röper olmuş yapıtlardan bazılarıdır. Bu eserlerin röper olmasında ki en büyük etken, müessirlerin önce kendine olan inancı daha sonra yaptığı işe olan saygısıdır.