JEOLOJİ (YER BİLİMİ); Yerkürenin milyarlarca yıl içindeki oluşumunu; iç ve dış kuvvetler etkisi ile uğradığı değişiklikleri inceleyen bilim dalıdır. Yerkürenin yapısı için iki türlü çalışma yöntemi bulunur: Doğrudan : Sondaj işlemleri Dolaylı : Sismolojik işlemler (P dalgası, S dalgası, L dalgası vs.) Bu çalışma yöntemi ile dünyamızın 4 ana katmandan oluştuğu tespit edilmiş; Kabuk (0-35 km) : Kıtasal kabuk, okyanusal kabuk diye ikiye ayrılıyor. Manto (35-2900 km) : Üst manto(Litosfer ve Astenosfer), alt manto diye ikiye ayrılıyor. Dış çekirdek (2900-5100 km) İç çekirdek (5100-6378 km) ( Linki Görebilmek için Üye Ol ) Üst mantonun katı olan Litosfer kısmı tektonik plakalardan oluşur. Depremler, volkanik olaylar, sıradağlar, göller, 7 büyük kıtanın oluşumu vs. bu lehvaların hareketinin sonucudur. Tektonik levhaları playwood gibi düşünebilirsiniz. Playwoodları sıkıştırmaya kalktığınızda nasıl ki kırılıyor; aynı şekilde levhalar arası sıkışıklıkta da enerji birikiyor böylece kırılma gerçekleşiyor. Buna jeolojide fay (fault) denir. Ani olarak çıkan bu kırılmaların yarattığı titreşime ise deprem (earthquake) denir. Depremin lokasyon tespitinde; odak noktası(yerin altındaki nokta), episantr (yerin üzerindeki nokta/merkez üssü) terimleri kullanılır. Merkez üssünü tespit etmek için sismograf kullanılıyor ve depremde çıkan dalgalar ile odak noktası belirleniyor. Depremin şiddeti; depremin insanlar ve yapılar üzerindeki yarattığı etkidir. Sağolsun Mercalli abimiz bir cetvel yaratmış. Depremin büyüklüğü; depremle ortaya çıkan enerji miktarının büyüklüğüdür. Richter abimizinde toprağı bol olsun. Görüldüğü üzere bilimin ışığında deprem iyi biliniyor. O zaman oyunu kuralına göre oynayalım; güzelim ülkemizde yapılarımızın statiğini yönetmeliklere uygun inşa edelim.